MEB İngilizce Ders Kitaplarını Dijitalleştirme Harekatı: eBabil.net projesi kapsamında İngilizce dersleri için Kahoot; Prezi, Quizizz, Padlet, Coggle, Plickers, Wordwall ve Canva kullanarak aşağıdaki başlıklar dahilinde yüzlerce Akıllı Tahta ve EBA uyumlu dijital ders materyalleri üretilmektedir.
- İngilizce Kelime Oyunları
- İngilizce Bilgi Yarışmaları
- İngilizce Ders Sunumları
- İngilizce Ders Afişleri
- İngilizce Konu Anlatımları
- İngilizce Örnek Cümleler
- eTwinning Proje Örnekleri
2 aydan bu yana gönüllü İngilizce öğretmenlerimizin özverisiyle yüzlerce İngilizce ders materyali üretilmiş ve bu materyaller tamamen ücretsiz ve reklamsız bir şekilde sizlerin istifadesine sunulmuştur. Öte yandan bu içerikler 2 aylık süre zarfında yaklaşık 300 bin kez incelenmiş ve uzaktan eğitim sürecinde onbinlerce öğrenci ve öğretmen tarafından kullanılmaya devam etmektedir. Bu formu doldurarak siz de proje dahil olabilir ve içeriklerinizi onbinlerce kişiye ulaştırarak literatürde yer alabilirsiniz. Ayrıca içeriklerin daha pratik bir şekilde paylaşılabilmesi için Instagram hesabımızı takip ederek 10 bin takipçiye ulaşma hedefimize destek olabilirsiniz.
eBabil Yazarlarıyla Röportaj Serisi 3. Bölüm: ZEYNEP KALE
Bu röportajımızda ise tamamen gönüllü bir şekilde İngilizce ders literatürüne katkıda bulunmak için onlarca materyal üreten eBabil yazarlarından Zeynep Kale hocamıza kulak vereceğiz.
- Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
İsmim Zeynep Kale. Eskişehir’de doğdum ve büyüdüm. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden 2004 yılında mezun oldum. O zamandan beri öğretmenlik yapıyorum. Evliyim ve 3 kız annesiyim. Eşimin mesleğinden dolayı değişik şehirlerde yaşadım ve yaşamaya da devam edeceğim. Şuan Eskişehir’de ikamet ediyorum ve bir lisede çalışıyorum.
- Neden öğretmenlik mesleğini ve bu mesleğin İngilizce branşını seçtiniz?
Lisede okurken İngilizce ile çok ilgilenmeye başladım ve o zaman dil bölümünü seçtim. İyi ki de seçmişim çünkü benim hayatımı şekillendirdi. Öğretmen olmayı seçmek belki biraz zorunluktu o zaman için. Ama pişman olacağım bir seçim olmadı benim için. Öğrencilerimi çok sevdim, onların hayatına dokunabildiğimi görmek beni çok mutlu etti. Bazılarıyla arkadaş oldum bazılarıyla meslektaş.
Bildiklerimi aktarmayı seviyorum. İyi ki öğretmenim iyi ki İngilizce öğretmeniyim 🙂
- Öğretmen olmasaydınız hangi alanda çalışmak isterdiniz?
Öğretmen olmasaydım bilgisayar ile alakalı bir meslek yapardım muhtemelen. Evrak işleriyle uğraşmayı da çok severim. Belki bir yönetici yada bir yönetici asistanı da olabilirdi.
- En büyük hayaliniz/hedefiniz nedir?
Aslında en büyük hedefimden ziyade zaman içerisinde kendime koyduğum hedeflerim var. Uzun vadeli hedefim yaş aldıkça insanın koptuğu teknolojiyi yakalayarak yeni nesil ile aramı çok açmadan hayat enerjimi çok kaybetmeden mesleğimi en güzel şekilde bitirmek ve bu süre zarfında kendimi geliştirmek. Mesela şuan içinde bulunduğum bu projeden dolayı web2 araçları ile daha çok ilgilenmeye başladım ve daha da derinlemesine öğrenmeye karar verdim. Ve tabii son iki yılımı geçirdiğim Brüksel sayesinde Fransızca öğrenmeye karar verdim.
- Öğrencilerinizle olan unutamadığınız bir anınız var mı?
Öğretmenliğe bir meslek lisesinde başladım. Benden 5 yaş küçük olan öğrencilerim vardı. Bir sınıf benim için çok daha özeldi ve o sınıfta olmak beni mutlu ederdi. Aradan 4 yıl geçti, bir gün eşimle İstanbul’da otobüse bindik (o zaman orada yaşıyorduk) yerimize oturduktan 5 dakika geçtikten sonra 6 uzun boylu genç ‘hocam’ diyerek yanımıza geldi. İlk çalıştığım okulun en sevdiğim sınıfından 6 genç öğrencim yanımızda belirdi ve tabi hayatımın şokunu yaşamıştım o zaman. Onlar da orada iş bulmuşlar ve orada yaşamaya başlamışlar.
- Zümrelerinizle olan unutamadığınız bir anınız var mı?
Çok okul değiştirdiğimden dolayı çok zümrem oldu. Ama bazıları benim için çok değerli oldu. Mesela ilk atandığım yer Erzincan’da Pınar diye bir zümrem vardı. Şans eseri ikimizin evleri çok yakındı ve birbirimize çok gidip gelirdik uzun uzun sohbet ederdik. Hala görüşüyoruz kendisiyle. İstanbul’dayken de mesleğinin sonuna gelmiş bir zümrem vardı. Müthiş bir kadındı. Birsen Hocam Antepliydi ve bana özel yemekler yapmıştı, kendisinden çok şey öğrendim mesleğim adına. Güzel tecrübelerini dinlemek benim için bir zevkti. Hala görüşüyoruz kendisiyle. Edirne’de iken Deniz diye bir zümrem vardı kendimi yanında en rahat hissettiğim insanlardan biridir kendisi ve kızımın ismine ilham oldu 🙂 Ve Eskişehir’deki zümrem Bilge. Şu an bile burada bana destek oluyor kendisi güzel enerjisiyle.
- İdarecilerle (okul müdürü, il-ilçe müdürleri vs) olan unutamadığınız bir anınız var mı?
Pek çok idarecim oldu. Bazısı takdiri bilmeyendi bazısı ise -ki bunlar azdı- gerçekten çok iyi yöneticilerdi. İyi olanlar bakış açımı değişirdi gerçekten. Mesela Ankara’da çalıştığım dönemdeki müdürüm öğretmenler gününde eğlenmek için gittiğimiz lokalde piste en önce kendini atanlardandı. Okul kurumu kültürünü ve birliğini oluşturmak çok değerli, önemli bir şey ve ben bunun nasıl oluşturulduğunu ilk kez ondan öğrenmiştim onunla çalıştığım dönemde.
- Sizce İngilizce öğretiminde başarılı bir ülke miyiz? Kısa bir değerlendirme rica edebilir miyiz?
İngilizce eğitiminde keşke başarılı olsak ama değiliz. Liseden mezun olan gençlerimiz adını söylemekten başka bir şey yapamıyor. Bence bunun sebeplerinden biri yoğun bir müfredat programımız var. Geçen yıllarda 12 ünite sayısını 10 a düşürdüler ancak bu seferde ünitelerde işlenen konuları yoğunlaştırdılar. Başarılı olamayışımızın sebeplerinden biri de bu yoğunluğun içinde boğulup müfredat konularını yetiştirmeye çalışan öğretmenlerin konuşma alıştırması yapmak için fırsat yaratmaya zamanları kalmaması. Daha başla sebeplerde var tabii ki. Bahsettiğim sadece biri.
- İngilizce derslerinde eksikliğini duyduğunuz en önemli beceri hangisi ve derslerinizde en çok hangi konunun öğretiminde zorlanıyorsunuz?
Tabii ki konuşma becerisinin eksikliğini duyuyorum ve kelime öğretimi konusunda sıkıntı çekiyorum. İkisi birbirleri ile çok bağlantılıdır. Kelime bilmezsen anlatmak istediğini anlatamazsın. Gramer anlatmak zorundayız tabii ki bu işin kolay kısmı ama öğrencinin kelime öğrenmesini sağlayamadıktan sonra gramer de bir yerde kalıyor tıkanıyor.
- Eğer karar verici mercii olsaydınız İngilizce öğretiminde neyi değiştirirdiniz?
Kesinlikle yoğun müfredatı kaldırırdım ve ders sayısını arttırırdım.
- Pandemi süreci İngilizce derslerinizi nasıl etkiledi?
Pandemi tabii ki her alanda olduğu gibi kötü bir şekilde etkiledi benim derslerimi. Telaffuz ve yazma bunların başında geliyor. Meslek lisesinde çalıştığım için çocukların uzaktan eğitimde katılımı az. İlkokulda çalışan öğretmen arkadaşlarım katılım konusunda daha şanslılar. Ama şunu söylemek gerekirse uzaktan eğitim can sıkıcı bir süreç hem öğrenci hem de öğretmen için. Umarım en kısa sürede bu zorlu süreci sağlıklı bir şekilde atlatırız.
- Web 2.0 araçlarının derslerinizdeki yeri nedir, öğrencileriniz bu araçlardan hoşlanıyor mu?
Ben eskiden beri derslerimde teknolojiyi mümkün mertebe kullanmaya çalışırım. Dersi renklendirmek ilgiyi arttıran unsurlardan birisi ve tabii ki oyun her kuşağın ilgisini çekiyor. Web2 araçlarını derslerimde az da olsa kullanıyordum ancak bu proje ile birlikte daha çok kullanıyorum. özellikle pandemi sürecinde uzaktan eğitimde kelime öğretiminde kullanmaya başladım ve öğrencilerim gerçekten sevdi.
- Çocuğunun İngilizce öğrenmesini isteyen ebeveynlere tavsiyeleriniz nelerdir?
- İngilizceyi ders olarak görmemeliler. Dil öğrenmek bir ders değildir.
- İngilizceyi neden öğrenmesi gerektiği konusunda ilk ikna çabasını anne ve babanın yapması gerekiyor. Çünkü bireyin ilk ve en önemli öğretmeni anne ve babasıdır.
- Dil öğrenimi için hedef dile mümkün olduğunca maruz kalmalıdır çocuk. Yani bolca müzik film çizgi film izlemeli ve İngilizceyi duymalı.
- İlk zamanlar İngilizcesi kolay anlaşılır çizgi filmler izletebilirler. (örneğin Peppa Pig)
- İngilizce şarkı dinletebilirler.
- İngilizce Tekerleme (tongue twister) öğrenebilirler.
- Online olarak konuşma fırsatı yaratan sitelerden faydalanabilirler.
Yani burada asıl amaç aslında dili sevmek ve öğrenmesi için bol motivasyon sağlamak.
- Derslerine etkileşim, oyun ve eğlence katmak isteyen diğer İngilizce öğretmenlerine kullandığınız Web 2.0 araçlarından hareketle ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Hiç düşünmeden başlasınlar derim. İnsan yeni şeyler öğrendikçe ve bunu bir şekilde hayatına entegre ettikçe mutlu oluyor. Benim bir zamanlar kullandığım classdojo
- Takipçilerinize birer film, kitap ve belgesel önerecek olsanız neyi tercih ederdiniz?
Film olarak gerçek hayattan esinlenilmiş kör ve sağır bir kızın yaşam mücadelesini anlatan hint yapımı “Black” filmini, kitap ise Azra Kohen’in “Gör Beni” isimli kitabını, belgesel olarak 2014 yapımı şeker üzerine bir belgesel olan “That Sugar Film” tavsiye edebilirim.
Comments 1